GEÇMİŞİN VE GELECEĞİN RUHU, ZEYTİNYAĞI ...
Tanrılar tanrısı Zeus, Atina şehrinin hakimi olmak isteyen tanrılara, insanoğluna en yararlı meyveyi bulup getireni Atina'nın anahtarıyla onurlandıracağını söyler. Denizler tanrısı Poseidon Zeus'a yeryüzünün en güzel, en yağız atını sunar. ancak Athena sadece bir zeytin ağacı getirir hediye olarak. Zeus, yağıyla insanlığa yaşam veren zeytin ağacını en değerli hediye olarak kabul eder ve Athena'nın ismi şehre verilir. Homeros "altın sıvı" der zeytinyağına ve Hipokrates zeytinyağının mucizevi şifasının kutsal olduğunu söyler. Eğer "Tanrılar Meyvesi" ise zeytin, zeytinyağı geçmişin ve geleceğin ruhu demektir.
Zeytinyağı, insanoğlunun toprak aracılığıyla ürettiği her şeyde olduğu gibi el emeğiyle soylulaşan, çağlar boyu var olan, karın doyuran ve keyif veren bir besindir. Bir yudum zeytinyağına bandırılan bir lokma ekmek yüzyıllardır toplumları ilerletmiş, medeniyetlere hayat vermiştir. Has zeytinyağı, yeşilden sarıya dönmek üzere olan o mucizevi meyveden otantik yöntemlerle sıkılan, renk, koku ve aroma açısından hiç bir katkı maddesi eklenmeden sofralarımıza getirilen, doğal sızma zeytinyağıdır. Zeytinyağı bir tür yağ olmasına rağmen üreticiler ona "Meyve Suyu" derler. Bitkisel yağların hemen hepsi tohumların sıkılmasıyla üretilir. Bunların arasında bir tek zeytinyağı tohumun değil meyvenin kendisinin sıkılmasıyla ortaya çıkar. Bazı sızma zeytinyağlarından badem, kayısı, enginar, elma, erik tatlarının alınabildiği söylenir; rengi ve yoğunluğu kadar meyvemsi bir tat içermesi de yağın kalitesini belli eden önemli bir özelliktir.
Zeytinyağı, Akdeniz ve çevre coğrafyanın geleneksel mutfağının temel taşı olmasının yanı sıra, çağlar boyu dini ve sosyal amaçlı ritüellerde de boy göstermiştir. Zeytinyağı, insanoğlunun damak zevkine hitap eden tarifsiz lezzeti ve sağlıklı, uzun yaşama olan katkılarının yanında, kimi zaman dünyanın en sağlıklı sabununa kimi zaman da odaları aydınlatan lamba yakıtına dönüşüverir. Önasya'da ve Akdeniz havzasında çağlar boyu kurulan medeniyetlerin hepsi, zeytinyağını kutsal mekanları aydınlatmada, tanrılara adak olarak sunmavada ve krallarını kutsamada kullanmışlardır. Bunların yanı sıra zeytinyağını, hoş kokmak, tenlerini genç ve sağlıklı göstermek için hazırladıkları karışımların, merhemlerin ana maddesi olarak kabul etmişlerdir. Sporcuların ve askerlerin ağrılı kasların ovulmasından, temizlenmek için yapılan sabunlara kadar hayata dair her olgunun içinde zeytinyağı var olmuştu. Zeytinyağı "her şey" olduğu gibi, eşi benzeri olmayan bir şifadır ve her geçen gün insan sağlığına yeni bir katkısı keşfedilmektedir.
Anadolu'nun tarihinin tüm devirlerinde, paha biçilmez bir sağlık ve gençlik kaynağı olarak yüceltilen zeytinyağı, saflığı ve bileşenleri açısından anne sütüne en yakın maddedir. Bu yağ, anne sütü kadar arı, anne sütü kadar azizdir.
Zeytincilik ve zeytinyağı üretiminde köklü bir geçmişe sahip olan Türkiye, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Portekiz gibi ülkelerle birlikte dünyanın en büyük zeytinyağı üreticileri arasında yer almaktadır. Bir çok araştırma sonucuna göre zeytinin ana vatanı olarak kabul edilen Anadolu'da, Ege'den Artvin'e Marmara'dan Mardin'e varıncaya kadar hemen her bölgede zeytin ağacı yetişmektedir. Tüm dünyadaki zeytinyağı üretminin yaklaşık 460 milyon galon olduğu sanılmaktadır. 2000 yılının rakamlarına bakıldığında üretimimiz yılda 180 bin ton civarındadır ve her sene üretilen zeytinyağında önceki yıllara göre bariz bir kalite artışı olmaktadır.